Her şeyimize karıştınız! Giydiğimiz kıyafete karıştınız. Yakamızın açıklığına, eteğimizin boyuna, bekaretimize, evlenmemize, neden çocuk doğurup doğurmadığımıza, kaç tane doğurmamız gerektiğine, nerede konuşup nerede susmamız gerektiğine, okuyup okumayacağımıza, okuyacaksak nerede okumamız gerektiğine, neden güldüğümüze, neden ağladığımıza, duygusallığımıza, neden duygusal olmadığımıza, yaptırdığımız dövmeye, yaptığımız makyaja, saçımıza, saçımızın rengine hatta saçımızın boyuna bile karıştınız. Peki karışmadığınız ne var?
“Kadın mıdır kız mıdır belli değil?”, “Kadın tecavüze uğradıysa, kadın ölsün. Neden bebek ölsün?”, “Kadın iş aradığı için işsizlik var.”, “Hamile kadının dışarıda dolaşması uygun değildir.”, “Bir kadın olarak sus!”, “Öyle de gülünmez”, “adam akıllı”, “erkek gibi”, “işinin eri”, “Öyle giyinilir mi kesin yolludur?”, “Ya bir kadın nasıl o makama gelir, kesin patrona veriyordur!”, “Kezban bu da!”, “Kadın mevzu, namus mevzu”, “O’na ben sahip çıktım.”, “Bayana uygun iş değil!”, “Karı gibi konuşma!”, “Ne dayağı, bir kere vurmuşumdur.” ve daha niceleri…
Dinmeyecek efendim. Çünkü sizler her şeyimize karışırken hep unuttuğunuz gibi unutacaksınız insanı! Erkekliğiniz yada erk kimliğiniz insandan önce gelecek. Bir yerde bir kadın yaşadığı tacizi, şiddeti sahiplenme olduğunu zannetmeye devam edecek.
Birileri bir yerde dininde, namusunda, ahlakın da kadın için olduğunu, erkeğin muaf olduğunu pazarlamaya devam edecek.
Bir yerde yeni kadınlar katledilmeye devam edilecek. Katiller bazen ne kadar çok sevdiğinden bahsedecek, bazen ne kadar kıskandığından… Mahkeme heyeti bazen “İyi hal” indirimi verecek, bazen sanığın “Erkeklik gururuma laf etti, dayanamadım hakim bey” lafına hak verecek. Kadın ölecek dava bitecek!,
Kutladınız 8 Martları, kutlayın efendim ama bir kadına verilebilecek en kıymetli hediye ne bir pırlanta ne son model bir araba… Düşünülmektir, unutmayın! Bize karışmayın, sınırlarımıza müdahale etmeyin, yeterli. İnsanca yaşamayı bilin, saygılı olun yeterli!