Latince kökenli “nihil” kelimesinden türetilen nihilizm, 19. yüzyıl ortalarında Rusya’da benimsenmeye başlamıştır. Felsefi olarak bakacak olursak, nihilizm; insanın varoluşsal değerlerini, etik kurallarını, gerçekliği ve bilgiyi reddeden veya sorgulayan bir düşünce sistemidir. Nihilist düşünce, varoluşun anlamsız olduğuna inanır.
Friedrich Nietzsche, 19. yüzyılda nihilizmi öne çıkaran önemli bir filozoftur. Ona göre, insanlar artık geleneksel dini değerlere olan inançlarını kaybetmiştir ve bu, nihilizmin temelinde yer alan değerlerin sorgulanmasına neden açar. Nietzsche, insanların yaşadığı her şeyi olduğu gibi kabul etmeleri gerektiğini ve kaderlerini sevmeleri gerektiğini savunur.
Nihilizm, metafizik ve epistemik olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Metafizik nihilizm, varlık ve gerçekliğin aslında var olmadığına veya anlamsız olduğuna inanır. Epistemik nihilizm ise, bilgi ve bilginin güvenilirliği hakkında şüpheye düşer ve bilginin nesnel olduğuna inanmaz.
Nihilizm, hayatın anlamı ve değeri konusunda büyük bir sorgulamayı beraberinde getirir. İnsanlar, hayatın anlamsızlığı karşısında farklı tepkiler verirler. Ve genel olarak insanlar da bu düşünceden umutsuzluğa kapılır.
Nihilizm, insanın varoluşsal soruları ve değerlerini sorgulayan önemli bir felsefi düşünce sistemidir. Her ne kadar nihilizm, hayatın anlamı ve değeri konusunda belirsizliklere yol açsa da, felsefi düşünce dünyasında önemli bir yer tutar.